10 Kasım 2011 Perşembe

Onun Kokusu

O koynu geniş adam 
En mahrem kaygımdır aslında ! 
Kaprisli iradem, gövdeme duyduğu arzuyu onurlandırırken 
Laleler kokmaz dedim …inanmadı… 
İstemediği tek şey inanmaktı bana 
Ben Fazla gerçektim 
O çok güzel kokuyordu 
Mum ışığında sevişmek
Gün doğumunda omuzunda ki leke 
Mis gibi aşk kokardın işte. 
En kötü alışkanlığımdı o benim 
Yüksek dozda çektim onu
Ölümlerden en beğendiğim ölüm oydu 
Bu yüzden... müebbet izi kalacak yatağımda… 

30 Mayıs 2011 Pazartesi

İyi Ki...

Ne güzeldir birine İyi ki Varsın Diyebilmek…

Kelimelerin iktidarını seven benliğim, satırlara bir türlü söz geçiremiyorum, neyi nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum. Ne yazsam diye düşünüyorum! Neyi yazmak bir kenara… Anlatmak istediklerimi hiçbir kelimenin anlatamayacağını düşünüyorum. Sonra parmaklarımın ucuna şu cümleler geliyor;

"İyi ki varsın" diye başladığım cümlemin Gerçek öznesi…Ve "iyi ki tanıdım" diye devam eden sözlerimin sıcak nefesi ..."

Farklıdır Bende Adının Anlamı. Garip bir düş gibidir, sana rastlamak; Hiçbir şey aynı olamaz senle veya senle ilgili şeylerle. Kahkahanın en güzelini seninle atacağımı, yemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi, içkinin en keyiflisini seninle içeceğimi düşünüyorsam...

''Hayatında ki iyi ki?' diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adini verebiliyorsam... Kahramanım olmuşsun demektir.

Belirirken karşımda suretin; melekler döner oldu sırtını bana gözlerinin ihtişamını görünce, senin varlığın huzursuz etti onca güzellik saçan her şeyi…" 


Neyin nasıl olduğu önemli değil,neyin ne kadar süreceği.Nerde başlandığı ve bittiği.Bildiğim tek doğru Basit biri değilim.. Gözlerimi kanatırcasına ağladığım gecelerim var Ve kahkahalara sarılmış anılarım. Bu bile yaşanmış tüm anıların olmasına dua etmem için yeterli. Benim için herkesin seni tanımasını isteyecek kadar değerli, ama bu güzelliği paylaşmak istemeyecek kadar özel birisin… Hayatımda varlığını sürdürdüğün sürece diğer aylarda ki yazılarda görüşmek üzere…

Keşkelerimi yerle bir eden tek "İYİ" kim...

3 Şubat 2011 Perşembe

Artık Kısa Cümleler Kuruyorum Ben…

Dilsizleştim sayende, Susmak için yazıyorum bu sefer… Güven duygusunun nasıl olduğunu unuttum sayende. Bir oyunun tamda ortasındaydım. Saklanıyordum içimden. Kaçıyordum… Sobelemeye hiçte niyetim yoktu üstelik. Düştüğüme tutacak, düştüğünde ona koşacağım kimseyi sen öldürdün bende.

Kırgınım sana güzel insan… Bir tek sen bilirdin yarımlığımı. Bir hareketi için dünyayı oynatırım derdim. Yaptım mı? Evet. Hem de dünyayı karşıma almak pahasına. Şimdi ise canımın acısından kalan parçaları topluyorum etrafımdan. Çevremdekiler eksik düşlerimle yine inatla gülümsememle izliyorlar beni endişeli bir şekilde. Kolay değil ki. Kim candan öte dediği birinden bekler ki. Dünyada kimse kalmaz dediğiniz insanın canını kurtarmak için nerden bilebilirsiniz ki ilk sizi filikadan iteceğini…

Hani koşarak, kaçarak gelirdin bazen… Neden demezdim; öylesine derdin. Anlat derdim; Susardın. Susma derdim; ağlardın. Ağlama derdim. Niye derdin. Boğuluyorum derdim; Susardın… Kızgınım sana, özüne sözüne duyduğum güvenime ihanet ettiğin için. Ve kırgınım sana çok ama çok. Bu kadar kolay bırakıp kaçabildiğin için.


İşte bu yüzden ne kadar candan ötede olsa insanlar bende, artık kısa cümleler kuruyorum ben. Ve kimseyi kefil etmiyorum nefesime…

23 Ocak 2011 Pazar

Ve...


Sen Geldin,
Ben,Sevindim.
Sen kaçtın,
Ben,Koştum.
Sen durdun,
Ben,bekledim.
Sen güldün,
Ben,Ağladım.

Ve şimdi...

Sen Geldin,
Ben gittim...

Bir Erkeğin Ağlaması

''Ağlamak güzeldir,süzülürken yaşlar gözünden sakın utanma...''

Bugün oturmuş evimde koltuğumda film keyfi yapmak varken kadın-erkek ilişkilerine kafayı takmış durumdayım. Biz bayanlar çok dertliyizdir değil mi?

Yanlış, bence erkeklerde bizim kadar dertliler. Çevremde nedenini çözemediğim şekilde bayandan çok erkek arkadaşım var. Sanırım erkelerle daha iyi iletişim kurabiliyorum. Bilmem bunu onlara sormak lazım… Ama ağladıklarına çokça şahit oldum. Ve inanın onlar bizim değil. Bir erkeğin ağlaması kadar beni derinden yaralayan çok az şey vardır şu hayatta. Ve bu dünya âşık olunabilecek en ideal erkek gözyaşlarını saklamayan erkektir.

Çünkü eskilerden beri atalarımız hep erkeğe güçlü olmak rolünü yüklemiştir. Erkek güçlüdür, dayanıklıdır ve duygularını belli etmez. Neden? Bu dünya da hislerini göstermek kadar güzel başka bir şey olabilir mi? Ha derseniz ki sen gösteriyor musun? En azından çaba harcıyorum.
Bu nedenledir ki ağlayan bir erkeğe asla sırtınızı dönmeyin. Çünkü gözyaşları gerçektir. Onlar ne kadar kötü karakterli olursa olsunlar asla sahte gözyaşı dökemezler, bunu beceremezler bile. Eğer bir erkek ağlayabiliyorsa duygularını gizlemiyordur.

Ve işte kadınların asıl hayallerinde kurdukları doğru erkek duygularını gizlemeyen erkektir. Ağlamaktan çekinmeyen erkek, âşık olduğunu belli etmekten de asla çekinmez. Ve biz bayanlar bana göre bazen çuvaldızı kendimize batırmamız gerektiğine de inanıyorum. Çünkü bir kadına en büyük kötülüğü yine bir kadın yapar.

Siz siz olun bayanlar, kendinize ağlayabilen bir sevgili bulun…

18 Ocak 2011 Salı

Kutsal Yalanlar

‘’Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma âşık
  Olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine’’


Seneler Geçti...

Sokağın başında görüp ''Bu kız sevgilim olmalı'' dediğin günün üstünden hem de... Sadece km. uzağımda olmana rağmen artık geçen seneler kadar mesafe var aramızda. Bilirsin hep bu aylar hüzünlü yapar beni. İstemişimdir başkaları gibi sayfalar dolusu süslü kelimelerle ağıtlar yakayım sana. Ama sadece yazıyorum ben. Hem de içimde hala delip geçen özlemini ifade edecek kelimeler bulamayarak, Hani derler ya nutku tutulur insanın. İşte benimki de o hesap...

Ve ben hala yağmurlu havaları sevmiyorum. Senin hala sokağımın başında ki o kaldırım taşında oturduğundan korkarak. Hala kıyamam ki ben sana... Duruyor mu acaba adımın baş harfi kolunda? Giderken hiç bir parça alamadım senden anılarım dışında. Aslında ben de gitmedim ki senden. Sökülüp alındım. Ama biliyor musun hala saklıdır annenin o çok üşüyen ayaklarım için ördüğü çetikler.

Geçmişi istersen kapatabilirsin derler, bir yere kadar doğru ama nereye? Ben mecburi gidişimde kapattığım o defteri bazen anıları tazelemek için aralıyorum. Bak dışarıdan yine bizim en sevdiğimiz hava. Soğuk havaları senin sayende daha çok severim derdin bana, senin sıcaklığınla ısınabilmek için diye. Bazen acaba derim gizlice izlesem mi seni yine bulup. Ne hastalıklı bir düşünce değil mi :) Ne yapayım ben sevgide bencilimdir. İstemem kimse benden çok sevmesin sevdiğimi, Kıskanırım ama atarım içime belli etmem kimseye... Benden sonra hayatında ne değişti? Ben her şeyi senden öğrenmiştim. Bir insan nasıl tutku ile sevilebilir. Şimdi başkalarına da öğretiyor musun? Biliyor musun artık kıskanmıyorum seni nedense? Yine başkaları ile o deli dolu kavgaları yapıyorsundur eminim.

Bana en son ''Âşık Ol'' demiştin. Ben hala umutluyum, biri çıkacak ve ben onu çok seveceğim. İnsanın içinde taşıp çoğalan sevgiyi zapt etmesi ne kadar zordur bilemezsin. Ama ben o senin tabirinle Kutsal Yalanlara artık inanmıyorum. Ve de ''Seni Seviyorum'' kelimesinin insanların anlayabildiğine. Bu yüzden kimseye söylemiyorum ben ve hala ''Seviyorum Seni''der geçerim. Şimdi sorar insanlar aradaki fark ne diye? İkisinin temelde yatan ifadesini fark edemezseniz zaten devam etmeyin yazıma...

Artık sana yazdığım yazıları paylaşıyorum insanlarla. Neden mi? Belki sende anlamını yitiriyorsun bende. Ama olmaz, şimdi değil, daha değil. Ne hayatımda hayatımı varlığını adayabileceğim, ne de ömrümü ve gönlümü verebileceğim ‘’O’’ var hayatımda… Yanlış anlama, kapım kapalı değil. Sadece zaman meselesi. Çünkü ben artık aşık olmayı istiyorum. Ve eskisi gibi korkak da değilim. Artık büyüdüm. Dünya’yı alabilirim karşıma gözümü kırpmadan. Ve ben artık aşka âşık insanım. Ama yinede boş ver her zaman yaptığın gibi.

Şimdilik Hoşça kal sevgili, ama sana daha veda etme zamanım gelmedi, ya da çok yakındır veda vakti. Bu aralar âşık olacağımı hissediyorum Sanırım vakit geldi.Sen ise devam et eskiden olduğu gibi...

18.01.2011